9 Madde İle Dünya Mimarlık Tarihine Geçen Edirne Selimiye Camii Ve Külliyesi
Ülkemizde tüm dünyanın hayranlığını kazanan birçok kültürel değerimiz bulunur, kuşkusuz ki bunların bir kısmı da büyük medeniyetlerin kültürel mirasları, değerli mimarlarımızın yetenekleri sayesinde ortaya çıkan mimari yapılardır. Bu toprakların gördüğü en büyük mimar, Mimar Sinan’ın eserleri bu kültürel mirasa eşsiz örnekler oluşturur. Büyük ustanın elinden çıkan, tekniğiyle, güzelliğiyle her göreni derinden etkileyen Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi 9 madde ile karşınızda.
Selimiye Camii, Sultan II. Selim’in emriyle 1569-1575 yılları arasında Edirne’de yapılmıştır. Ülkenin en heybetli camisi için Edirne’nin seçilme sebebi ile ilgili çeşitli rivayetler bulunur ama bunlar arasında en çok rağbet gören, II. Selim’in Edirne’yi hayatı boyunca çok sevmiş olmasıdır. Ne yazık ki II. Selim’in Mimar Sinan’ın başyapıtının tamamlanmış halini görecek kadar yaşayamamış, 1574’te vefat etmiştir.
Selimiye Camii’nin konumu da ustalıkla seçilmiştir. Cami kentin merkezinde eskiden Sarıbayır ve Kavak Meydanları’nın bulunduğu Yeni Mahalle semtindedir. Büyük ustanın cami için seçtiği konumun özelliği Edirne’nin her yerinden görülebiliyor olmasıdır.
Mimar Sinan bu camiyi tamamladığında 80 yaşına gelmiştir ve büyük usta Selimiye için “ustalık dönemi eserim” demiştir. Mimar Sinan kadar önemli bir şahsiyetin Selimiye’yi ustalık dönemi eseri olarak betimlemesi dahi bu mimari harikaya ne kadar önem atfedilmesi gerektiğini ortaya koyar.
Selimiye’nin en ilgi çekici yanlarından biri heybetli olmasıdır zira Selimiye’nin kubbesi yaklaşık 49 metrelik yüksekliği ve 32 metrelik çapıyla Ayasofya’nın kubbesinden bile büyüktür. Bu kubbeyi, her biri 6 metre genişliğinde kemerlerle desteklenen 8 paye taşır. Caminin iç yüzölçümü 1620 metrekaredir ve en büyük camimizdir.
Mimar Sinan bu dev yapıyı aydınlatmak için kubbe kasnağına 32 adet büyük pencere ve duvarlara yüzlerce küçük pencere yerleştirmiştir. Pencerelerin ustalıkla planlanmış konumları sayesinde cami mükemmel şekilde aydınlatılır ve caminin en az mimari teknikleri kadar büyüleyici olan ahşap, sedef, mermer ve çini iç süslemeleri de keyifle seyredilir.
Selimiye camiinin minareleri de eşsiz yapılarıyla dikkat çeker. 4 zarif minarenin her birinin üç adet şerefesi bulunur. Bu şerefelere çıkan merdivenlerin de yapısı oldukça ilgi çekicidir. Her minarede şerefelere çıkmak için üçer merdiven bulunur. Bu merdivenleri kullanarak aynı anda yukarıya çıkan üç kişinin şerefeye varana kadar birbirlerini görmeyeceği söylenir.
Mimar Sinan’ın elinden çıkan tüm yapılarda görülen teknik mükemmellik, mimari dâhinin ustalık eserinde en üst noktasına ulaşmıştır. 1500’lü yıllarda yapılan caminin üzerinde bir çatlak bile bulunmamaktadır. Üstelik dev kubbe de yıllara meydan okumayı başarmıştır. Yerli ve yabancı birçok bilim insanı ve mimar, Mimar Sinan’ın o tarihlerde nasıl olup da depremlere ve doğa koşullarına yüzlerce yıl dayanabilen bir bina inşa edebildiğini hala araştırmaktadır.
Selimiye Camii ile ilgili dikkat çeken rivayetlerden biri de Müezzinler Mahfeli’ndeki bir mermer ayağın üzerine yerleştirilmiş olan küçük bir ters lale motifidir. Bu ters lale motifinin anlamıyla ilgili birçok farklı söylenti bulunur. Bunların biri ters lalenin her sene biraz daha toprağa yaklaştığı ve toprağa değdiği gün dünyanın sonunun geleceğidir. Daha çok bilinen bir söylenti ise, eskiden caminin bulunduğu yerde bir lale bahçesi olduğu ve bu lale motifinin eski lale bahçesini sembolize ettiğidir.
Edirne Selimiye Külliyesi’nin ortasında tüm ihtişamıyla Selimiye Camii’nin, güney köşelerinde eğitim amacıyla kullanılan binalar bulunur. Avlunun Batı cephesini ise arasta kaplamaktadır. Külliyede yer alan medrese ve Darülhadis 1572 yılında, camiden önce tamamlanmıştır. Ayrıca tek kubbeli bir Darülkurra da arastanın hemen arkasında konumlanmıştır.
11,299 okunma